CHP Lideri Özgür Özel: “Başsavcı Herkese Soruşturma Açıyor Diye Kendisi Soruşturmalardan Muaf Mı? Bu, Ayrıcalıklı Adam Mı?”

07.11.2025

“TÜRKİYE’NİN BİRİNCİ PARTİSİ, CUMHURİYET HALK PARTİSİ”

“ERDOĞAN’IN AĞZINI BOZDUĞUNDA NELER SÖYLEDİĞİNİ SAYSAM HABERLERDE KULLANAMAZSINIZ”

“AKIN GÜRLEK’E BEN BİR SÖYLEDİM, O İKİNCİYİ DE İTİRAF ETTİ”

“ADALET BAKANI, HSK BAŞKANI OLARAK BU İHLALDE SORUŞTURMA AÇMIYORSA HSK’YI NİYE SEÇİYORSUNUZ?”

“SORULAN SORULAR GAZETECİLİK FAALİYETLERİNİN SORGULANMASIDIR. KİMSENİN HADDİ DEĞİLDİR”

“BU MEMLEKETTE GAZETECİLİK YAPMAK SUÇ DEĞİLDİR”

“HEP BİRLİKTE MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Ankara’da Cuma namazının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Genel Başkan Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine yönelik son açıklaması ve tazminat talebinin sorulması üzerine, “Cuma cuma ne diyeyim? Hani ‘Dinime küfreden Müslüman olsa.’ 2022 yılı 8 Ocak günü; ‘Bay Kemal birilerini havlatıyor. Sıkıysa çık bu havlayanları sustur. Sizin sokak köpeklerinden ne farkınız var?’ Bu ifadeleri kullanan kişi bana kızıyor, ‘Ağzını bozdu. Hakaret etti’ diyor” dedi. Özel, şöyle devam etti:


“KENDİSİYLE İLGİLİ İDDİALAR TARTIŞILMASIN İSTİYOR”

“Ekrem İmamoğlu’nun eşine, evladı ve babasının ifade vermeye gittiği gün, sosyal medya trolleri ve o trolleri yönlendiren ordular ve sözde bir takım kişiler de var ama neler yazıldı, çizildi gördünüz. Dedim ki ‘Arkadaşlarımızın kendilerini içeriye attıkları yetmiyor. Haysiyetleriyle oynuyorlar. İtine, köpeğine sahip çık Sayın Erdoğan.’ Bunu kime, kimlere dediğimi herkes biliyor. Ama burada Sayın Akın Gürlek’in şöyle bir şeyi var. Kendisiyle ilgili bu iddialardan dolayı mesele tartışılmasın diye konuyu buraya çekmek için ‘Bana dedi.’ Ben ortaya söyledim. Sen üstüne alınıyorsan o senin işin. Şimdi tazminat davası açmış, göreceğiz tabii davanın içeriğinde ne diyor. Ben Akın Gürlek’e ne dediysem, açıkça söyledim. Bundan önce de tazminat davaları açtı. Kimini kazandı, kimini kaybetti. Ama ben ne dediysem ‘Akın Gürlek’ diye söylüyorum. O gün de otobüsün üstünde dünya kadar eleştirimi yaptım. Öbür meseleyi söylediğim kişi, kişiler… Erdoğan’a dedim ki ‘Saldıranlara, itine, köpeğine sahip çık.’ O başka bir şey. Ama kendi üstüne alıyor, bir de savcılara da alıyor. Meseleyi buraya taşımaya çalışıyor. Şimdi meselenin taşınması gereken nokta çok açık, çok net.”

“SAYIN ERDOĞAN DAHA ÖNCE NELER SÖYLEDİ BİZE”

“Erdoğan’la ilgili şimdi, cuma mübarek gün, o ağzını bozduğunda neler söylediğini saysam akşam haberde kullanamazsınız. Canlı veren arkadaş varsa, yayından çıkmak zorunda kalır. O kadar edepsizlik benim ağzıma da yakışmaz. Sayın Erdoğan neler söyledi bize, partimizin kadınlarına, insanlara neler söyledi. Ama biz geçen sene Türkiye'nin birinci partisi olduğumuzda ki Erdoğan’ın konuşmasında esas itiraz ettiğim nokta o. ‘Ülkemizin ikinci büyük partisinin’ diyor. Bunu bir tek üye sayısı hakkında söyleyebilir. Oy oranıyla söyleyecekse bugün anketlerde birinci partiyim. Son seçimlerde birinci partiyim. İlk kurulan seçimde birinci partiyim. Türkiye’nin birinci partisi, Cumhuriyet Halk Partisi. Bir kere bunu içselleştirecek. Ondan sonra çıkacak bana ‘Onu söyle, bunu söyleme’ diyecek. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisidir.”

“YÖNETTİĞİNİZ ÜLKEDE BİR ANAYASA VAR”

“Onun dışında esas mesele şu: Buradan bu güzel günün yüzü suyu hürmetine büyük bir saygıyla Sayın Erdoğan’a şunu söylüyorum: Yönettiğiniz ülkede bir Anayasa var. Anayasada, Anayasa Mahkemesi kararlarıyla ilgili bağlayıcı hükümler var; 138, 153. Bu iki maddeye rağmen Anayasa Mahkemesi’nin esastan aldığı bir karara İstanbul Çağlayan Adliyesi’ndeki bir birinci kademe mahkemesi ki ilk kararı da alan o, Anayasa’yı yok sayarak direniyor. Bunlarla ilgili sizin atadığınız Adalet Bakanı’nın başkanı olduğu HSK, hiçbir adım atmıyor. Türkiye’de hukuk düzenini ortadan kaldırdılar. Bu sadece bu tip davalarda görülmüyor ki. Anayasa Mahkemesi haksızlığa uğradığını iddia eden, adil yargılanmadığını iddia eden ne kadar önemli davalara, ne davalara bakıyor. Bundan sonra birinci kademenin üzerinde böyle bir denetim kalmadı. ‘Uymuyorum’ diyorum. Bir buraya baksınlar. İkincisi, Akın Gürlek sizin yönettiğiniz ülkenin Anayasa’sında nal gibi 140’ıncı madde diyor ki ‘Hakimler ve savcılar görevleri dışında resmi ya da özel hiçbir görev üstlenemezler, gelir sağlayıcı faaliyette bulunamazlar.’ Net. Akın Gürlek, bir kere 10 ay boyunca İstanbul Cumhuriyet başsavcısı iken Eti Maden şirketinden Euro bazında ek gelir sağlamış, görev üstlenmiş. Bu firma Varlık Fonu’nda olduğu için, Erdoğan’ın yönettiği Varlık Fonu’nda olduğu için Varlık Fonu’ndaki bir firmadan da gelir sağlamış kendisine. Kendini kurtarmak için suç üstü yakalandı. Biz bugünkü günceli takip ediyorduk. O kendisi ‘Ben buna bakan yardımcısıyken başladım’ dedi. Dönüp bakınca bakan yardımcısıyken de başlayıp sonra bıraktığını, savcı olduktan sonra bir ay sonra başlayıp, ben 2 Ağustos günü ‘Hollanda’ya, Lüksemburg’a bakmak lazım’ dediğinden dört gün sonra ayrıldığını görüyoruz. Burası zaten suç. Kendi itiraf ettiği kısımla ilgili Anayasa 140’ıncı madde son; ‘Hakimlerin ve savcıların aldığı idari görevler Adalet Bakanlığı’ndadır. Savcılık, hakimlik unvanlarını taşırlar. Bu sırada aynı kurallara onlar da tabiidir.’ Akın Gürlek, İstanbul’dan bakan yardımcılığına giderken meslekten ayrılmadı. Ayrılsa şimdi kabulünün yapılması lazım yeniden. Bu iki işlem de yok; meslekten ayrılma ve mesleğe geri dönüş. Yani hakim ve savcı sıfatıyla gitti. Zaten HSK’da Adalet Bakanı’nı temsilen görev yaptı, hakim ve savcı sıfatıyla HSK’da başkan vekili olarak. Anayasa diyor ki ‘O dönemde de yapamaz.’ Yani Akın Gürlek’e ben bir söyledim, ikinciyi de o itiraf etti.”

“BUNU YAPACAK CESARETİNİZ VAR MI?”

“Şimdi Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun normal şartlarda toplanıp, Akın Gürlek hakkında bir soruşturma açıp, bir muhakkik tayin etmesi lazım. Bunu yapacak cesaretiniz var mı? Bunu yapabiliyorsa Adalet Bakanı, kendisine özel bir basın toplantısıyla teşekkür edeceğim. Adalet Bakanı HSK Başkanı olarak bunu yapmıyorsa bu kadar açık bir ihlalde, HSK ne iş yapacak, bu HSK’yı niye seçiyorsunuz? HSK’nın Akın Gürlek’in kendi ağzıyla laf söylediği, hakimken, savcıyken, hem Adalet Bakan Yardımcısıyken, hem İstanbul Cumhuriyet Başsavcısıyken iki ayrı sefer görevlendirip oradan birinde 10 ay, birinde 1,5 yıl maaş aldığı ortaya çıkmış. Daha ne konuşuyorsunuz? Maaş almasa bile görev üstlenemez zaten, ki maaş almış. Dün çıkarmış bir avukatını, bizim partimizden bizim kitlemize hitap edebilecek bir arkadaşın yanına. Ki o kanal ‘Hükümeti rahatsız edecek KJ yazmayın’ diye kanalın patronunun karısının yazışma grubuna yazı yazdığı kanal. O, gazeteciliğin en ayaklar altına alındığı kanal, gazetecilere hakaret edilen kanal. ‘AK Parti’yi ürkütecek KJ istemiyorum arkadaşlar. Bu nasıl altyazı? Kaç kere uyaracağım’ diyor. O kanalda maaşla çıkmış bir arkadaş, karşısına Akın Gürlek’in avukatını getirmiş. İlişkilere bak. Diyor ki ‘Yok efendim önceden oldu.’ O da suç. Sonradan olmadı. ‘Yok, başvurduk da bilmem ne.’ Hikayeyi bırakın. Bunların hepsini muhakkike anlatacaksınız. Ben muhakkik raporunda göreceğim. HSK kararında göreceğim. HSK’da bir muhakkik bir yolunu bulacak ve diyecek ki ‘Böyle, böyle. Anayasa böyle yazıyorken, kanun böyleyken, bu belgeler doğruyken…’ Ki doğru olduğunu da inkar etmiyorlar. ‘Akın Gürlek, HSK’ya göre suç işlemedi’ diyecek. Ben o zaman inanacağım. Bir atayın muhakkiki de görelim, bir sorgulansın. Bu adam herkese soruşturma açıyor da soruşturmadan muaf birisi olabilir mi ülkede? Bu ayrıcalıklı adam mı? Bu şey mi? Vardı öyle ayrıcalıklı adamlar, işlediği suçtan sorumlu olmayan. Arena mı burası? Sen arenada imparator musun? Böyle yapınca Akın kafayı kesiyor ve işlediği cinayetten mesul değil. Böyle mi yaptın sen Akın’a? Akın senin gladyatörün mü?”

“NE YAPTIKLARININ FARKINDA OLSUNLAR, ANAYASA EN ÇOK EN BAŞTAKİNİ KORUR”

“Burası hukuk devletiyse, bu kurala uymadıysa, suçüstü yakalandıysa ebeleme, gebeleme yok. Açacaklar soruşturmayı, tayin edecekler muhakkiki, verecekler cezasını. Hepimiz göreceğiz. O zaman hukuk devletine inanırım. Yoksa bu ülkede dünya kadar insan... Akın Gürlek sadece iddia ediyor. Sadece iddia ettiği kişilerin eşlerinin, çocuklarının pasaportlarını alıyor ellerinden ya. Suçu ispatlamadan, iddianameyi bile yazmadan, yargılama olmadan, kesinleşmiş yargı kararı olmadan. Halen daha açıklamasında ‘İmamoğlu suç örgütü’ diyor. Bunu demek için bu iddianın yargıda, birinci kademede, istinafta, Yargıtay’da onaylanması lazım. O zaman diyebilirsin. Yahu masumiyet karinesi diye bir şey var. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Utanç verici bir durum. Akın Gürlek Erdoğan’ın yazılı olmayan Anayasasında suç işlemek üzere imparator tarafından görevlendirilmiş, suçlarından mesul olmayan gladyatör böyle yaptı diye Ekrem Bey içerideyse, yarın bana da öyle yapar, öbür gün ona da yapar, sonra bir gün sana da gelir ama. Böyle düzen olmaz. Bu Anayasa hepimizi koruyor. En çok da en baştakini korur Anayasa. Neden? En çok hedef odur. Bak, darbe girişimi oldu. Anayasayı kaldırmaya kalktılar. Akın mı koştu, Özgür mü koştu anayasal düzeni korumak için o akşam? Babamın oğlu değil kimse. Hayatımızı tehlikeye attık. kapalı Meclis’i açtık, F16’dan bomba yedik. Niye? O Anayasa o Meclis’i korusun diye. O Anayasa, Cumhurbaşkanı’nı da koruyor, hepimizi koruyor. Sen Anayasa’nın bir sayfasını görme. Mülkiyet hakkı ne olacak? Hepimizin tapuları var. Ne olacak? Evlilik cüzdanlarıyla kadınların nafaka hakkı var. Çocukların onun üzerinden miras hakkı var. Hepsi Anayasa’da düzenleniyor bunların. Allah aşkına ne yaptıklarının farkında olsunlar.”

“BÜYÜK BİR REZALETLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

Özel, dün gözaltına alınan gazetecilere, sorgu sırasında ‘İmamoğlu paylaşımları’nın sorulması hakkında ise şunları söyledi:

“Büyük bir rezaletle karşı karşıyayız. Yani buna en güzel siz veriyorsunuz gazeteciler olarak, ‘Gazetecilik suç değildir’ diyorsunuz. Orada yapılan her şey gazetecilik faaliyeti. Memlekette, hem de valiliğin yasaklamasına rağmen; İstanbul Büyükşehir binasının önünde köprüleri kaldırmışlar, vapurları bağlamışlar, metroları durdurmuşlar. 1 milyon 200 bin kişi toplanmış. Burayı haber yapan, buna analiz - yorum yapan adama ‘Bunu niye yaptın? diyorsun. Kardeşim yapmayanlara sor. Yapamayanlara bir şey demiyorum patron baskısıyla. Yapmayan kendini, gazeteciliğini sorgulasın. 1 milyon 200 bin kişi gecenin bir yarısı orada toplanmışken ona yorum yapmak, buna ‘mucize’ demek suç olabilir mi? Sonra bütün vatandaşlarımıza söylüyorum: Bakın yargı kararı kesinleşmeden masumiyet karinesi diye bir şey var değil mi? Şimdi bu arkadaşları gidiyorlar evlerinden alıyorlar. Almamaları lazım. İfade alınacak, çağır gelsin. Çağırdın da gelmedi mi? Sırf itibarsızlaştırmak için. Cep telefonlarını alıyorlar ve ‘Gidin’ diyorlar. Cep telefonu orada kalıyor. Ya sen o cep telefonunu nasıl alıyorsun? Sen bu cep telefonuna nasıl el koyuyorsun? O cep telefonuyla ilgili soracağın bir şey varsa sorarsın. Bakacağın bir şey varsa, yetkin varsa bakarsın. Kişi rıza gösteriyorsa bakarsın. Kişilerin cep telefonlarını alıkoymaları… Bugün o gazeteci arkadaşlar kendilerine yeni telefonlar alıyorlar, yeni hatlar alıyorlar. Bir türlü irtibatları var, hepsini kaybettiler. Onların mesleğini yapmasına engel oluyorsun. ‘Bana bunun şifresini ver.’ Şifreyi vermiş, ‘Neyinden korkacağım?’ diyor şifreyi almış, söylemiş. Hem de söyleyeyim de yani Ekrem İmamoğlu’nun kayınbiraderi, ziyaret ettim. Diyor ki ‘Genel Başkanım şifreyi sordu, söyledim. Aldı benim şifreyle bakıyor. Neye bakacak yani? Bakacağı şey bellidir. Bakıyor, bakıyor, bakıyor. Durdu telefon. Ben biraz daha bakayım dedi’ diyor. Sonra özel hayata ilişkin imalar yapmaya başlamış. Böyle terbiyesizlik olur mu? İfadeyi kimin aldığı belli. Hadi HSK, ata bir muhakkik. Sorsunlar ‘Böyle bir şey yaptı mı, yapmadı mı?’ diye. Böyle saçma sapan şeyler olmaz arkadaşlar. Hukuk devletinde yaşıyoruz. Gazetecinin telefonunu almak, ‘Siz gidin, telefonlar bizde kalacak’ demek. Gazeteciyi hayattan kopararak nasıl bir şey ya? Böyle bir ceza mı var yani? Cep telefonuna el koyma cezası mı var? Bu hakkı nereden buluyorsun? Bilgisayarda bile gideceksin, alıyorsan imajını vereceksin. Daha doğrusu imajını alacaksın, makineyi vereceksin. Cep telefonunu alıyor, insanlar orada şey yapıyor. Büyük bir saçmalık. Sorulan sorular gazetecilik faaliyetlerinin sorgulanmasıdır. Kimsenin haddi değildir. Bu memlekette gazetecilik yapmak suç değildir. Suç haline sokulmaya çalışılmaktadır. Bununla hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL, BASIN MENSUPLARININ SORULARINI YANITLADI